|
|
|
Tarihçiler, şarabın anavatanını Orta Anadolu olarak gösterirken
tarih olarak da M.Ö 3 bin yılına işaret ediyorlar. O gün
bugün, şarap üreten ve sofralarını kadehlerle donatan insanoğlu,
bazen sevdalarını bazen de kadehlerini paylaşmış durmuş
şarapla... Yerinde, zamanında ve ölçüsünde alındığı zaman
deva olup can katmış içine... içmesini bilmeyeni de pişman
etmiş bin kere... Çünkü, şarap üretmenin de içmenin de bir
formülü, bir adabı var!..
Sofraların
neşesi, iştahsız çocukların ve tansiyonu düşük olanların
ilacı... Az içildiği zaman faydalı, çok içildiği zaman ise
zararlı... Yemek öncesi ve arasında alındığında da iştah
arttırıcı ve hazmettirici özellikte. Ancak şarabın özelliği
yani yaşı da çok önemli.
Örneği, dinlendikçe değer kazanan şarapların kullanımında
ertesi gün vücutta hiç bir iz kalmazken, çeşitli yollarla
üretimi hızlandırılan ve piyasaya dinlendirilmeden sunulan
şarapları içenlerde zihinde yorgunluk, baş ağrısı ve halsizlik
gibi belirtilere rastlanıyor. Özellikle renk ve koku verici
katkı maddeleri şaraplarda bu etki daha fazla oluyor.
Şaraplar renklerine göre de adlandırılıyor. En çok bilinen
ve tüketileni ise kırmızı ve beyaz şaraplar. Pembe şarap
ise, belirli oranda kırmızı ve beyaz üzümlerin şarap olmadan
önce karıştırılarak fermantasyona bırakılmasıyla elde edilebileceği
gibi kırmızı üzümden yapılmış şarap, birinci fermantasyon
yarıda kesilerek pembe şaraba dönüştürülebiliyor.
Öte yandan şaraplar tatlarına göre de sınıflandırılıyor.
Şekeri tamamen alkole dönüşmüş ve içinde çok az miktarda
şeker bulunan "sek şarap", içinde belirli ölçüde şeker bırakılmış
"dömi şarap" ve kokusu olan, alkolü yüksek "tatlı şarap"...
Tüm sıcak ve kırmızı etler ve peynir çeşitleri ile kırmızı
şarap içilirken soğuk beyaz etler ve balıklarla beyaz şarap
içilmesi tercih ediliyor. Şarap, turizmin bir parçası sayılabilecek
niteliğe sahip. Yılın en iyi üzümleri eksperler tarafından
seçilerek şarap imali için ayrılırlar. İklim farkları gözetilerek
hazırlanan şaraplarda tat ve burukluk farklılığı sıcaklık,
toprak, rüzgar ve güneşin etkisiyle ortaya çıkmakta.
Uzmanların söylediğine göre, her şarap bekledikçe eskimiyor.
Şarabın kalitesi nasıl bir iklim geçirdiğine de bağlı.
Yine de en güzeli şarabı yerinde içmek. Bazı şaraplar taşımadan
doğan sarsıntılar nedeniyle de lezzetini kaybediyor.
Şarabın saklanması en az yapımı kadar özen istiyor. Meşe
ağacından yapılma tahta fıçılardan 4-5 yıl saklanan şaraplar
genellikle loş, sarsıntı ve gürültüden uzak serin mahzenlerde
muhafaza ediliyor.
Şişelenen
şarapların ise, yatay olarak bekletilmesi mantarın şarapla
teması sağlanarak şarabı emerek şişen mantarın şişenin dış
çepere sıkışarak içeri hava girmesini önlemesi gerekiyor.
Dik duran şişelerde kuruyan mantar içeriye hava girişini
önleyemediği için gelişmesi devam eden şarap ekşiyip sirkeleşiyor
yani bozuluyor. Fazla ışığı sevmeyen şarabın renkli şişelerde
saklanması da kalitesinin gereğidir.
.
Şarap ve Sağlık
Ortalama 650 kalori veren bir litre şarap, yaklaşık 900
gr. süt, 370 gr. ekmek, 385 gr. et ve 5 yumurtanın verdiği
kaloriye eşdeğerde. Şarapta bulunan
minareller, vitaminler ve enzimler vücuttaki değiş-tokuşun
düzenli olmasında etken olduklarından dolayı, solunum organlarına
canlılık kazandırır, beyin ve diğer organlara olan kan iletişimini
hızlandırır. Böbreküstü bezlerin çalışma temposunu ayarlayarak
hormon salgılamayı kamçılayan şarap, vücudun direncini arttırarak
soğuk algınlığına ve diğer enfeksiyon hastalıklarına karşı
vücudu korur.
Ancak şarabın tüm bu yararlarının, dozunda içilmesi koşullarında
gerçekleştiğini tekrar hatırlatmakta ve vurgulamakta yarar
var. Kadehi elinize alınca dokunma duygusunu, içince tad
alma duygusunu, bakarak görme, koklayarak koku almanızı
harekete geçirebilirsiniz. Oysa mutluluk veren bu olayda
tek yapamadığınız şey içkinin sesini duymak. İşte bu tokuşturma
anında 5'inci duyu organını da devreye girerek sizi dört
dörtlük hale getiriyor.
Dünyaca üstünlüğü kabul edilmiş şarap üreten ülkeler Fransa,
İspanya ve Portekiz olarak sıralanırken Fransızların Bordeaux
bölgesi en kaliteli şarap bölgesi olarak kabul edilmiş.
Tanınmış diğer şarap bölgeleri ise Medok, Graves, St. Emillion,
Sautevrivers ve burgon'dur.
.
Kaliteli
şaraplarımız
Yurdumuzda
da kaliteli şaraplar üretiliyor. Ankara, İzmir, Niğde, Nevşehir,
Tokat, Gaziantep, Manisa, Elazığ, Çanakkale, Tekirdağ, Ürgüp,
Kilis, Şarköy ve Bozcaada gibi merkezler kaliteli şarapları
ile ünlü. Yurdumuzda Ankara Keskin'de yetişen " hasan dede",
Tokat'ın meşhur "narince", İzmir Bayraklı'nın ünlü "misket",
Ürgüp ve Nevşehir'in "Emin" ve Bozcaada'da yetiştirilen
"Seminyon" tipi üzümler beyaz şarap için; Bozcaada'da "Kontrol",
Kırklareli'nde "Papaz Karası", Ankara'da "Kalecik", Gaziantep'de
"Sergi Karası", Elazığ'da "Öküz Gözü"gibi üzümler ise kırmızı
şarap için çok kaliteli türler olarak değerlendiriliyor.
.
Şarabın tarihçesi
M.Ö.
3 bin yıllarında Orta Anadolu'da yaşayan Hititlerin üzümlerinin
özelliği ve tatlılığı, bağlarının zenginliği ve bolluğu
nedeniyle tarihçiler şarabın anavatanı ve ilk üretildiği
yer olarak Orta Anadolu'yu gösteriyor. Kazılarda ele geçen
M.Ö. 17 ve 18. yüzyıllara ait bazı kapların şarap içimi
veya saklanmasında kullanıldığı kabul edilirken, Ankara
Hitit Müzesi'nde muhafaza edilen eserler de bunu doğruluyor.
Orta Asya'dan dünyanın her yerine göç eden Türkler gittikleri
yerlere şarapçılık sanatını da götürmüşler. Sonraları Yunanlılar
ve Romalılar şarap yapmışlar. Hitit lisanında şaraba "Vino"
denildiği ve bütün latin lisanlarında şarabın isminin Vino
kökenli olduğunu görüyoruz.Romalılar özel olarak hazırladıkları
şarapların içine, ateşte pişirildikten sonra koku verici
çiçek, meyve veya uzun zaman saklanabilmesi için çam sakızı,reçine,bal
gibi maddeler koymuşlar. O dönemlerde Sakız, İstanköy, Midilli,
Teselya, Karia, Frigya, ve Trakya Bölgeleri şarapları ünlenmiş.
Osmanlılar
döneminde şarap imalatı Müslüman olmayan azınlıklar tarafından
yapılmış Cumhuriyet dönemine kadar durgunluk dönemi geçirmesine
rağmen şarapçılık sanatı devletin şarap endüstrisindeki
emin adımları ile gelişme göstererek uluslararası piyasalarda
Türk şaraplarının
kalite ve değer üstünlüğü kabul edilmiş. Dünyanın 5. büyük
bağcı devleti olan ülkemiz, şarap festivallerinde kazandığı
altın madalyalarla da kendini kanıtlamış.
.
İyi bir şarap
nasıl olmalı?
Şarap, berrak ve parlak bir görünümde olmalı. Berraklık,
özellikle şişelenmiş şaraplarda önem taşır. Cins ve tiplerine
göre şarap en uygun renkte olmalı. Şarap rengi tazelik,
olgunluk ve eskilik derecesini gösterir. Normal rengi sarımsı
ve yeşilimsi olan genç ve beyaz şaraplarda renk, dinlenme
sonucu koyulaşır, eskidikten sonra da altın sarısına döner.
Kırmızı şaraplar gençken koyu ahududu rengindedir eskime
süresine göre renk sırasıyla nar kırmızısı, yakuti ve kiremit
rengini alır, sonra da soğan kabuğu renginde gölgelenir.
.
Nasıl içilir?
Bu tür gıda olan şarap; vitamin, demir, potasyum
gibi element ve minarelleri içerdiği için sağlığa da hizmet
edici özelliklerde. Ancak, ne şekilde içilmesi gerektiğinin
kurallarını
göz ardı etmeden...
Kırmızı şarap, 18-20 derece arasındaki sıcaklığında içilmelidir.
Oda sıcaklığında içilen kırmızı şarap, içim süresinde bardakta
ısınma korkusu olmadığı için beyaz şaraba göre daha büyük
kadehlerde içilir. Beyaz şarap 5-10 derece sıcaklıkta içmek
ideal olanıdır.
Şarap, gereğinden fazla ısıtılır veya soğutulursa, içinde
bulunan koku ve tad hassaları mantar açıldığında yok olur.
Şarap kovalarında servise sunulan beyaz şarap, ancak soğutulup
istenen derece bulunduktan sonra değerini kazanır.
Şarap içine kesinlikle buz atılmamalıdır. Bu, fermantasyon
geçiren şarabın yapısını bozar. En iyi soğutma şekli ise,
her tarafına temas eden kırık buzla dolu olan şarap kovasıdır.
Gastronomi uzmanları "roze" ve "pembe" diye adlandırılan
şarabı ise, yemeklerden sonra, ordövler veya meyveler eşliğinde
içilmesinin daha uyumlu olduğunu belirtiyorlar.
|
|
|
|
|
|