Marmara Gemisi
  Beyazıt Kulesi'nin Sessiz Hikayesi
 
 
Hazırlayan: Haluk Özözlü
 
 
Tarihin sessiz görgü tanıklarından biri olan Beyazıt Kulesi, yangınları gözetlemek ve haber vermek amacıyla İstanbul'un Beyazıt semtinde ilk olarak 1749 yılında ahşap olarak inşa edilmiş.
Kulenin gözetleme yerine kadar olan 85 metre yüksekliğe oldukça dik 180 ahşap basamakla çıkılıyor.


İstanbul siluetinde simgesel özeliğe sahip önemli yeri olan tarihi Beyazıt Kulesi, Kızkulesi, Galata Kulesi gibi ilk akla gelen İstanbul ünlü kulelerinden biri.
Fotoğraf çeken bir gazeteci olunca haliyle genel fotoğraf çekim noktalarından biri olarak defalarca çıktığım doyumsuz manzaraya sahip bir kule. Kuleden etrafa bakınca manzara muhteşemdi, içi de herkes tarafından görünmeyen farklı yapıya, değişik atmosfere, eşsiz dekora sahipti. Yanılmıyorsam en son 1987 yılında İstanbul'un yaşadığı en zorlu en unutulmaz Mart kışı fotoğrafları çekmek için ziyaret etmiştim, en tepe nokta soğuk esiyordu, uçakta kanada çıkmış gibi olmuştum. Güzel havalarda, renkler çoşuyor, ufuk hattı net olunca her semti, her noktayı görebiliyor, her yönde başka güzellikler keşfedebiliyorsunuz, hareketler, zaman yavaşlıyor, adeta duruyor.
Bir zamanlar Beyazıt Postahanesi olarak da görev yapan gizemli kuleyi sayfada yer alan iç ve dış fotoğraflarıyla, sihirliturcom farkıyla geziyor, seyrettiği manzarasına sizlerle misafir oluyoruz.


Beyazıt Kulesi istanbul Ünivesitesi bahçesi içinde bulunuyor, bahçenin her yöne açılan kapısı olmakla beraber Beyazıt kulesinin tek kapısı Haliç yönüne bakıyor.


Beyazıt Kulesi son yıllarda çevresine kurulan iskeleyle restorasyon geçirdi, restorasyon öncesi akşap yapım basamakların bazıları kırılmış, taban tahtaları eksilmiş hatta yok olmuştu. İki bazen üç basamak tırmanmak, atlamak zorunda kalırdınız.

Marmara Gemisi

Beyazıt Kulesinde iki bazen bir itfaiye eri görev yapar, kentin tamamını görebilmek için beş, on dakikada bir kule çevresini içerden turlar, duman gördüğü yerlerde dürbünle inceleme yapıp, Fatih İtfaiyesine telefonla detaylı bilgi, adres belirtirdi. Olası çıkacak bir yangın ve acil durumlar için kum dolu kovalar ve kulenin dışından inmek için halatlar bekletilirdi!.


Beyazıt Kule Işıklarının dili
Duayen denizci, tersaneci olan, denizlerde sahillerde kalan ve Haliç'te bir çok geminin tamirini yapan Kayhan Çindemir Beyazıt Kulesi ile ilgili o yılları şu anılarıyla anlatıyor.
"Eskiden Denizciler için daha doğrusu Haliç Köprülerinin o gece açılıp açılmayacağını belirtmek için gece yarısından sonra bu ışıklar söndürülür, daha farklı şekilde ışıklandırılırdı. Haliç'den içeri ve dışarı giriş çıkış yapacak olan gemilerde denizciler, gece yarısından sonra yanacak ışıkları gözlerlerdi.
Eğer köprü açılacak anlamına gelen ışığı (Çift Yeşil) yanarsa gemiler çıkış hazırlıkları yapar, yok açılmayacaksa bu defa (Çift Kırmızı) yanar, denizcilerde ümidi kesip, yatar uyurlardı. İstanbul'un şiddetli lodos havalarında sular yükseldiği için köprü pimleri su içinde kalır bu durumda pimler yerinden çıkartılamadığı için köprüler yine açılamazdı.…

Beyazıt Kulesinin Tarihteki Yeri
Beyazıt kulesinin direğinde olan renkli ışıklar 1995 senesine kadar hava durumu ile ilgili her akşam bizlere bilgi veriyordu. Sonra bu işlem yapılmamaya başlandı. Yanılmıyorsam 10 seneye yakın bir zaman içinde kulenin üst kısmının aydınlatılması ile yeni bir çalışma başladı...

“Sultan Mahmud yenilenme amacıyla bu binayı yaptırmak zorunda kaldı. Yükseldikçe bina yerden, kendi ihtişamına şaştı. Hak bu kuleye muhtaç etmesin, sadece bir süs için yapılmış olsun”. Kitabeden çıkardığımız bir diğer bilgi de ahşap yangın kulesi yandığı zaman Süleymaniye Camisi’nin minarelerinin bir süre yangın gözetleme amacıyla kullanıldığı. Kulenin içi ahşap merdivenlerden oluşmakta, nöbet katı ya da bu dönemde seyir katı dediğimiz bölümün üzeri tonozlarla örtülüdür. Bu tonozlarda manzara resmi vardır. Pencere üstleri ve pencere aralarına yapılan bitki süslemeleriyle bu katta görsel bir kompozisyon hâkimdir.
İlk bakışta İstanbul’un semtlerini gösterdiği düşünülse de, bu süslemelerin, İstanbul manzarası değil, hayali peyzajlar olduğu anlaşılmaktadır. Süsleme renkleri gri, çok az pembe ve maviden oluşmaktadır.
Renklerin az ve sade biçimde olması ve yangın için düşünülen bir kulede böylesine süsleme yapılması oldukça ilgi çekicidir. Yapılan süslemedeki resim biçimi ve bitkisel kompozisyonlar, kuleyi döneminin dikkat çekici örneklerinden biri yapmaktadır. Yangın, Beyazıt Kulesi’nden gündüz sarkıtılan sepetlerle, Galata Kulesi’ne asılan bayraklarla ve geceleri de fener yakılarak haber verilirdi. Bu bayrak ve fenerleri gören İcadiye Kulesi top atışı yaparak yangını bütün İstanbul’a duyururdu.
Beyazıt Kulesi’nden, bütün İstanbul, Kadıköy’den Vaniköy’e kadar Anadolu yakası ile Bebek’e kadar olan Rumeli yakası, Galata Kulesi’nden, Galata, Beyoğlu ve Eyüp tarafı, İcadiye Kulesi’nden, Vaniköy ve Bebek’ ten öte Boğazın iki yakası gözetleniyordu.
Yangın, Beyazıt Kulesi’nden gündüz sarkıtılan sepetlerle, Galata Kulesi’ne asılan bayraklarla ve geceleri de fener yakılarak haber verilirdi. Bu bayrak ve fenerleri gören İcadiye Kulesi top atışı yaparak yangını bütün İstanbul’a duyururdu.
Top sesini duyan İstanbul halkı yangının semtini öğrenmek için “köşklü”leri beklerdi. Yangın kulesine “yangın köşkü”, yangın gözcülerine de “köşklü” deniyordu. Beyazıt Kulesinde 20 köşklü, Galata Kulesi’nde 18 köşklü ve İcadiye Kulesi’nde üç köşklü bulunurdu. 1923’e kadar göreve devam eden bu köşklüler kulelerdeki odalarda yatar kalkarlardı. Beyazıt Kulesi’nin geleneklerine göre, yangını gören nöbetteki köşklü “Ağa! Bir çocuğun oldu” derdi. Ağa da sorardı: “Kız mı, oğlan mı?”. Anadolu yakası, Beyoğlu ve Boğaz’ın Rumeliyakası yangınları “kız”, İstanbul içi yangınları da “oğlan” olarak anılırdı. BİR ÇOCUĞUN OLDU Beyazıt Kulesi’nin geleneklerine göre, yangını gören nöbetteki köşklü “Ağa! Bir çocuğun oldu” derdi. Ağa da sorardı: “Kız mı, oğlan mı?”.
Anadolu yakası, Beyoğlu ve Boğaz’ın Rumeli yakası yangınları “kız”, İstanbul içi yangınları da “oğlan” olarak anılırdı.
Haberi alan Ağa hemen kalkar, dolaptan bir çanak maytap çıkarıp yakarak İcadiye Kulesi’ne haber verir ve İcadiye’den yedi pare top atılarak yangın tüm ahaliye ilan edilirdi. Yangının başlamasından söndürülünceye kadar geçen süre boyunca kuleden sepetler ve fenerler asılırdı. Beyazıt yangın kulesi Cumhuriyet döneminde de kullanıldı. Hatta 1962 yılında havanın açık olduğu bir gün Büyükada’da meydana gelen bir yangın, gözetleme yapan itfaiyeci tarafından sokağına kadar belirtildi. Yangının yerini bildiren sepetler de 1934 yılına kadar yangınlarda sarkıtıldı.

Ancak cumhuriyet döneminde Kule’nin yangınların yanında ek bir görevi daha oldu.
Hava durumu da 1995 yılına kadar Beyazıt Kulesi’ndeki ışıklarla İstanbul’a duyuruldu. Beyazıt Kulesi’nin ışıkları, Mavi yandığı zaman, havanın ertesi gün açık olacağını, yeşil yandığı zaman, havanın ertesi gün yağmurlu olacağını, sarı yandığı zaman, havanın ertesi gün sisli olacağını, kırmızı yandığı zaman ise havanın ertesi gün karlı olacağını bildiriyordu.
Galata ve Unkapanı köprülerinin açık ya da kapalı olduğu da yine Beyazıt Kulesi’nden bildirilirdi.
Sabaha karşı saat 04.00 ile 06.00 arasında kulede, yeşil ışık yandığı zaman, Haliç’teki gemilerin Marmara denizine geçtiği, kırmızı ışık yandığı zaman Marmara denizindeki gemilerin Haliç’e geçtiği, çift kırmızı yandığı zaman ise köprülerin kapalı olduğu belirtilirdi.

—Kaynakça —
İstanbul İtfaiyesi 1714-1959, İstanbul Belediye, 1959 Beyazıd Yangın Kulesi.


Marmara emisi
Beyazıt Kulesi'n den Tarihi Yarımada'ya doğru bakıldığında Boğaz'ın Kızkulesi'n den Marmara'ya açılan kapısı, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Aya İrini Sirkeci'den Eminönü, Küçükpazar, Cağaloğlu Yokuşuyla Sultanahmet semtleri net biçimde görülüyor.

Marmara emisi

Beyazıt Kulesi'n den Beyazıt çevresine bakıldığında Nuruosmaniye Camisi, Kapalıçarşı, Çemberlitaş, Sultanahmet Camisi ve Kadıköy yakasına uzanan tepeden görünen kule manzaraları.

Marmara emisi

Beyazıt Kulesi'n den İstanbul Üniversitesi, Süleymaniye Camisi, Unkapanı Atatürk Köprüsü, Haliç kıyıları, Galata Köprüsü.

Marmara emisi

360 derece kesintisiz bakış açısına sahip Beyazıt Kulesi tepe noktasında, floransan lambalarının bulunduğu yerden görünen Haliç ve Boğaz'a doğru limitlere uzanan iki yönlü manzaralar, 180 derece gezen objektifle çekilmiştir.

Sihirlitur Anasayfa'ya dönmek için lütfen tıklayınız Nostalji Anasayfa'ya dönmek için lütfen tıklayınız
Sihirlitur Anasayfa'ya dönmek için lütfen tıklayınız

Nostalji Anasayfa'ya dönmek için lütfen tıklayınız


© 2000 - Kasım 2018
, Sihirlitur'daki tüm yazılar ve fotoğraflar
Haluk Özözlü
'ye aittir, alıntı
yapılamaz, izinsiz kullanılamaz.
sorularınız için: hozozlu@sihirlitur.com